BEKLEYENLER MASASINDA MUHAMMED SAFA ULUSOY
Tuğba Doğan
.
‘’Yazmak da mesele silmek de                                                   Yazdığınla yaşamak asıl mesele.’’ diyerek ilk kitabını tam bir yıl önce sunmuştu piyasaya Ulusoy.
 
Tanıyanlar, takipçisi olanlar çok iyi bilirler ki bu camiaya yabancı bir isim değil kendisi. Sosyal medyanın muhafazakar gençlerinden olan Muhammed Safa ULUSOY ilk olarak lise yıllarında internet üzerinden kurduğu Genç Müminler sitesiyle yazı hayatının temellerini atmış, bu yolda ciddi ve titiz bir ilerleme kaydedeceğini göstermişti. Kurduğu sitenin yöneticiliğini yapmanın yanı sıra kendisi de birçok deneme, öykü ve şiirlerini bu site üzerinden ulaştırmıştı okurlarına. 
‘’Bu bir gençlik harekatıdır.’’ diyerek sloganlaştırmıştır kaleme aldıklarını. Öyle ki toplumu eleştirisi de vardır kaleminde, topluma içlenişi de. Savunduğu davası kadar kavgası da vardır, sevdası da.
Mesela kavgasını verirken davasını dile getirdiği bir onuncu köyü vardır gitmek istediği. ‘’Biz doğru söyleyelim, doğru olalım da varsın doksan dokuz köy gezelim. Zamanımız psikolojisinin ve toplumda yer edinebilme güdüsünün yada tedirginliğinin en büyük getirilerinden bazılarıdır; eğrilik, yamukluk, kariyer uğruna yalakalık. Hal böyleyken sülük gibi başkaları üzerinden büyümeye çalışmaktır dokuz köyün ağası olmak! İşte böyle ağaya böyle köy, böyle köye de böyle sürgün yakışır.’’ Ve şöyle devam eder savunmasına; ‘’Şunu biliniz ki biz doksan dokuz köyde doğruyu söyleyip yüzüncüye hazırlasak da heybemizi, ilk köyde harmanlanan bir cengâver vardır, sürgüne mensup, yokuşlara talip, emrolunduğuna galip! Bir yiğit vardır mecnun dedikleri, bunca imkâna kaş çatıp hakkı haykıran, doğruyu savunan, deli dedikleri bir güruhun en cesur neferi!”¹ diyerek bizlerin de her okuyuşumuzda gönlümüze ve aklımıza bir dem damıtır, niyetlerimizi ve amellerimizi yeniden gözden geçirmemize vesile olurdu.
Bir de, ilk göz ağrısı Meselesi vardırokuğumuz şiirlerin ardından tadı damaklarda kalan meseleler edindiğimiz. 
‘’Öyle ya da böyle yazacaksın yaşamak gibi,                                                                                                          Hafif matemli gözlerle dalıp ayakkabına değen boyanın                                                                                  Hüznün kararttığı temiz ve masum ellerine bakar gibi yazacaksın.’’² dediği iki mısralık derin bir öyküyü saklar şiirlerinde.
Sonra dünya denen evin, belki de cümle alemin en şirin odasında; Üsküdar’da dört çay söyler Bekleyenler Masasına. Kuzguncuk’tan Fatih’e, Valide-i Cedid’den Şehzadebaşı’na kadar yaşadıklarını mısralarına ilmek ilmek işler. Gökten düşen üç elma misali, kime geldiği bilinmeyen çaylar gelir ve bekleyenler devam eder yazmaya;
‘’Yazıyorum başımı öne eğip,                                                     Gözyaşlarını sadece kaldırımlara gösteren                               Ürkek bulutlara Tenha bir merdiven boşluğunda
Gönlünü avutanlara
YazıyorumSaatlerce ağzında kalem                        
Göğsünde bir tutam alevle yananlara                                         Düşüncenin kaybolduğu gözlerin kısık kısık                               Umudu, sevgiyi, huzuru aradığı tepenin                                     Çiseleyen yağmurlarla ıslanan en kuytu  yerinde                       Umuda yazıyorum ve biliyorum,                                                 Yazmak da mesele silmek de,                                                   Yazdığınla yaşamak asıl mesele…’’³
Bugüne kadar mesele edinip kaleme aldığı bütün makale ve şiirlerini gönüllerinize bir dem damıtması aynı zamanda tadı damaklarınızda meseleler edinmenize vesile olması için Muhammed Safa Ulusoy’un ilk kitabı “Mesele” ve “Bekleyenler Masası” ismiyle çıkardığı ikinci kitabını ısrarla tavsiye ediyor, önümüzdeki yıl çıkarmayı planladığı öykü kitabını da kalemdaşları olarak merak ve sabırsızlıkla beklediğimizi belirtiyoruz. Şimdiden kitapları temin edip okuyacak olanlara bol meseleli keyifler dilerken, müellefine de yeni kitabı için kolaylıklar diliyorum. 
Kalemle ve kelâmla kalın…
 
1 Yazarın bir yıl önce yayımlanan “Dokuz Köyden Kovuldum da Ondan Böyle Bağrım Yanık” adlı köşe yazısından alınmıştır. 
2-3 Mesele adlı kitabından alınmıştır.
 
 
 
05-11-2017 10:41
Bu Yazıyla İlgili Yorumunuz ?

Okuyucu Yorumları
  • Mehmet YILMAZ tarafından 2019-05-17 10:05:47 tarihinde yazıldı.
    Yazılarınızın devamını bekliyoruz.

  • Tuğba Doğan tarafından 2018-02-06 11:03:46 tarihinde yazıldı.
    Çok teşekkür ederim Öznur Ablacım

  • Öznur Şan tarafından 2017-11-05 17:07:23 tarihinde yazıldı.
    Harika bir yazı olmuş yine. Ellerine sağlık Tubacım

Diğer Yazıları
HIZLI ARAMA


ANKET

Niğde'nin En Büyük Sorunu ne?

Tüm Anketleri Görmek ve Oy Kullanmak İçin Tıklayın

KONUK YAZARLAR
ENÇOK OKUNANLAR
GAZETE İLK SAYFALAR
NAMAZ VAKİTLERİ
HAVA DURUMU


NİĞDE